Anlam olarak “terketmek, ayrılmak, ilgi kesmek” anlamlarına gelen hecr masdarından olan hicret, bedenen-kalben-lisanen uzaklaşma anlamına gelir. Günümüzde daha ziyade göç anlamında kullanılmaktadır. Tarihte hicret Müslümanlar için Hz.Muhammed’in (s.a.v) Mekke-i Mükerreme’den Medine-i Münevvere’ye gidişini ifade eder.
Kur’an-ı Kerim’de Hicret
Kur’an-ı Kerim’de bu müstesna olay hicret kelimesi ile yer almasa da çeşitli türevleri ile 27 ayette geçmektedir. Gruptan ayrılmak, kötü şeyleri terketmek ve Allah uğruna başka bir yere göç etmek gibi anlamlarda geçer. Bununla birlikte Mekke’den göç edenlere muhacir, Medine’den göç edenleri karşılayanlara ise Ensar ismi verilmiştir.
Hicret Eden Peygamberler
Hicret Hz.Muhammed (s.a.v) ile beraber başka peygamberler içinde emir olmuştur. Hz. İbrahim kavminin kendisini ateşe atma girişiminden sonra Rabbimizin emri üzerine önce Filistin’e sonra da Mısır’a göç etmiştir. Ardından Hz. Lut’da kavminin sapıklığı sonrasında yurdunu hicretle değiştirmişti. Son olarak ilave edelim ki Hz. Musa kendi ümmeti ile beraber Mısır’dan İsrailoğulları ile çıkmış peşine düşen Firavun ve ordusunu da denizde boğulmasına şahit olmuştu.
Hicret’e Sebep
Hz. Peygamber (s.a.v) kedisine inananlar ile birlikte daha önceki peygamberlerin uğradığı türden çeşitli baskı ve işkencelere maruz kalmıştı. Ümmet dinini yaşama noktasında çeşitli zorluklarla karşı karşıyaydı. Bu uğurda İslamiyet ilk şehitlerini dahi vermişti. İşkencelere dayanamayan Yasir ve Sümeyye (r.a) şehit edildiler.
Bu baskılar neticesinde Hz.Muhammed (s.a.v) onayı ile Müslümanlar ilk olarak Habeşistan’a hicret etmiş. Bir kısım Müslüman bir miktar güvende kalmış olsada Mekke’de kalan Müslümanlar için işler yoluna girmemişti. Ardından peygamberimizin amcası Ebu Talib’in ölümü üzere müşrikler daha da cesaretlenmiş ve artık çekindikleri hiçbir şey kalmamıştı. Daha önce dokunmaya cesaret edemedikleri efendimize de çeşitli planlara girişir oldular. Efendimizi öldürmekte bu planlar arasındaydı.
Bu konjektürde İslam’ı tebliğ etmenin ve yaşamanın zor olacağını gören efendimiz Taif’e yakın akrabaları arasında İslam’ı tebliğ etmek için gitti. Burada Mekkeli müşrüklerin kışkırtmaları ile sert tepki gören efendimiz geri dönmek mecburiyetinde kaldı.
Bu dönemde efendimiz Akabe mevkinde Medine halkının çoğunluğunu oluşturan Evs ve Hazrec kabilelerinden sahabe efendilerimize İslam’ı tebliğ etti. Günden güne hızla İslamiyet Medine’de yayıldı. Daha sonraki süreçte Medine halkı efendimizi Medine’ye davet etti. Medine’ye geldikleri taktirde canlarını, mallarını koruyacaklarını İslamiyet’i çok daha huzurlu ve güvende yaşayacaklarına dair biatta bulundular. Akabe biatları için ayrıca bu yazıyı okuyabilirsiniz.
Kutlu Yürüyüş: Hicret
Buhari’ye göre Medine’ye ilk hicret edenler İslam’ı tebliğ ile vazifeli Mus’ab b. Umeyr ile Abdullah b. Ümmü Mektum’u ilk muhacirler olarak kabul eder. Hicret genelde gizlice ve gruplar halinde gerçekleşmiştir. Hz. Ömer’in Kabe’yi tavaf edip 2 rekat namaz kılarak müşriklere açıkca hicretini ilan ettiği bilinmektedir. Göçten sonra Ensar gelen Muhacirleri evlerinde misafir edip sofralarını paylaştı.
Medine’de artanMüslüman sayısı, İslamiyet’in huzurlu yaşanması İslamiyet’in yayılma hızını daha da artırdı. Mekke müşrikleri Hz. Peygamber (s.a.v)’de Medine’ye gidişiyle beraber önlenemez bir noktaya gelienceğini düşünüyorlardı. Ebu Cehilin teklifi ile Hz. Peygamber (s.a.v) öldürülmeye karar verildi. Efendimiz Cebrail (a.s) aracılığıyla durumdan haberdar oldu ve hicret emri verildi. Hz. Ebubekir’i kendisine yoldaş olarak seçti ve hazırlıklara başladılar.
Mekke’den Sevr mağarasına yola çıktılar ve 3 gece burada kaldılar. Hz. EbuBekir’in oğlu Abdullah geceleri gelerek elde ettiği bilgileri aktardı. Efendimizi evinde bulamayan müşrikler civarları aramaya başlamışlardı. Sevr Mağarası’nın dibine kadar gelen müşrikler efendimize dair herhangi bir ize rastlayamadılar. 3 geceden sonra Medine’ye ulaşmak için bilinen güzergah yerine bilinmeyen yollar tercih edildi ve dolayısıyla yolculuk biraz daha uzamış oldu.
Medine’deki Müslümanlar efendimizin yola çıktığı haberini almışlardı. Bundan sebep her gün Mekke yolu gözlenir oldu. Kaynaklarda farklılık olsa da Peygamberimizin Mekke’den çıkışı 10 Eylül 622 Medine’ye varışı 24 Eylül günü Medine’ye vardığı anlaşılmaktadır. Efendimiz Medine’den önce Kuba’ya uğramış burada bir süre istirahat etmiş ve birde mescit yaptırmıştır. Ardından Medine’ye varan peygamberimiz pek çok kişinin daveti üzerine devesini serbest bırakmış bu şekilde kalacağı evi belirlemiştir. Şu anda İstanbul’da medfun bulunan Ebu Eyyup el-Ensari’nin 7 ay boyunca misafiri olmuştur. Ardından mescidin bitiminde kendisine tahsis edilen odaya taşındı.
Hicret’in Sonuçları
Hicret İslam tarihi açısından bir dönüm noktası olmuştur. Olay sadece mekan değişikliğinden ibaret değildir. İslamiyet’in yayılışı, örgütlenmesi, maddi ve manevi açıdan pek çok açıdan faydası olmuştur. Bundan dolayı hem ensar hem muhacir çok yerde övülmüştür. Bundan dolayı Müslümanlar içinde Ensar’ın, Muhacir’in, Medine’nin yeri ve önemi çok büyüktür. Ensar ve Muhacir Medine yıllarında tarihte eşi benzeri görülmemiş bir dayanışma ve kaynaşma örneği göstermişlerdir. Sonrasında Müslümanlar devlete kavuştu. Önceki ismi Yesrib olan şehrin adı Medine olarak değişti. Peygamberimiz Mekke’nin fethinden sonrada Ensar’a duyduğu vefa sebebiyle Medine’de kaldı ve vefat edene kadar burada kaldı.
Devletleşmeyle beraber şehrin içinde de İslami kurallar devreye girdi. Düzen İslamiyet’e göre kuruldu ve buna göre yaşandı. Ardından diğer devletlerle temaslara da girişildi ve tebliğ çok boyutlu bir hal kazandı.
Ayrıyeten bu özel olay Müslümanların takvimi olan Hicri takvimin de başlangıcı olarak kabul edilmiştir. Hz. Ömer döneminde 638 yılında Hicri takvim devreye konmuştur.
Bu ve benzeri konular için TARİH bölümüne bakabilirsiniz. Ayrıca benzer konumuz ümmetin büyük projesine de bakabilirsiniz;